Samimiyet: İçten olma durumu.
Türk Dil Kurumu kesip atmış. Kısa kesmiş
yani uzatmamış. Son günlerdeki imajı malum, “müsait” bir anda bunu da ele
alırız ama şimdi konu başka.
Bir insanla göz göze geldiğiniz
an, hakkında fark edeceğiniz ilk şey
“samimi” olup olmadığıdır. Bana göre, insanoğlu ilk karşılaşmada gıcık bir izlenim
verse dahi, bu halde bile, samimi olmalı. Gıcıklığın samimiyeti! Valla havalı
oldu!
“Gıcık adam samimi mi olurmuş?” dediniz duydum! Siz hiç yapmacık içtenlere maruz kalmadınız anladım!!
Yapmacık içten! Yok valla bu daha havalı
oldu…
En kötüsü de samimiyetsizliğe maruz
kalmak.
“Aman sende Gözde…! Biz nelere mecbur bırakılıyoruz bu dediğin ne
ki!” demeyin. Siz prosedür gereği
sizinle iletişim kuran bir insanla aynı ortamda bulunmak ister misiniz? Ya da yüzünde kocaman , anlamsız bir sırıtmayla sizi dinleyen birine
bir şey anlatmak hoşunuza gider mi?
Daha da ileri gideyim… Bırakın sevmeyi size biraz bile değer
vermediğini bildiğiniz bir insan yanınızda kalsa ne hissedersiniz? Sevgisinde samimi olmayan… Varlığı samimi olmayan… Ama yanınızda olan…
Ne hissedersiniz?
Ben söyleyeyim.
Değersiz.
“değersizlik” insanı günden güne öldürür. Önce kendine güveni ölür
sonra kendine sevgisi. Bir gün bir bakmış yaşarken cenazesini kaldırmışlar.
Değer mi?
Verdiğiniz sevgiye göre değişir.
Aldığınız samimiyet ölçüsünde artar.
Hiç değilse kendinize olan “ilginiz”
Şu sıralar sadece gözlem yapmaktayım.
“ İnsanın insana ettikleri” adlı gözlem çalışması. İnsanın
kendisiyle uğraşmaktan uzaklaşma çabası da diyebiliriz.
Tavsiye ederim.
Değerli Not:
“Nasılsın?” sorusu dünya üzerindeki en kısa fakat en değerli sorudur. Bu sebepten ki bir insanın nasıl olduğunu O'na verdiğiniz
değer (daha doğrusu vermediğiniz) dışındaki herhangi bir sebepten , laf olsun
diye sorarsanız o soru muhatabına batar.
Önce kulağına… Sonra kalbine…
Hatırda bile samimiyetsizsin,
Kişi senden ne beklesin…
Değer mi?
Okuduğunuzdan anladığınıza göre
değişir…
Sevgiler.
Gözde