İkinci Bahar isminde bir dizi vardı hepiniz bilirsiniz.
Ali Haydar usta, dükkanını elinden alan “kötü adama” şuna benzer iki üç kelam etmişti:
“Hadi dükkanımı aldın, her şeyimi alabilirsin. Peki ya bu eller? Ellerimi alabilir misin ? Yeteneği mi?”
...
Ne zaman yazmaktan uzaklaşsam kendime söylüyorum. “Hadi sen vazgeçtin. Peki ya akıp giden cümleleri benden alabilir misin?”
İnsana kendinin ettiğini düşmanı etmez.
Ve talih budur ki, insanı o derin kuyudan yine ve sadece kendisi çıkartabilir.
O zaman vazgeçtiğin noktada yine kendini göreceksin. Ve o zaman ışık yine senin tarafından sızacak.
Şimdi bana sorarsın tatlı okuyucu, başkaları olmayacak mı?
Olacak elbet.
Sen istediğin sürece , izin verdiğin kadar.
Ama sanma ki tek başına halledilebilir.
Bazısı , misal :) , tek başına taşımak ister. Kimisi bir ucundan tut ...
İşte böyle..
Yorgunum biraz, bir selam vereyim dedim.
Bazısı tek başına taşımak ister:)
Not: yazının başında bahsettiğim kötü adamı tırnak işareti ile kullandım.
Şimdi anlıyorum ki bazı insan çok yalnız. Bazı insan çok sevgisiz.
Kötü insan bu eksikleri hissetmez.
O adam aklımda hisseder kalmış...
Bir “tırnak işaretini” hak ediyordu o yüzden.
Kimisine virgül bile gereksizdir.
Ünleminizi harcamayın bile derim.
Soru işareti zaten fazlasıyla vardı, tükendi.
İyi bayramlar noktalama işaretine anlam yüklememe alışık okuyucum, tekrar görüşeceğiz değil mi?