Eveeet…
“I’m back” kokan yazımızı yazdık.
Metafor tamam.
Teşbih cepte.
Tırnak işareti zaten hancı.
Şimdi biraz bahsedeyim…
Yazıma küçük bir alıntıyla başlamak
istiyorum:
“Hayat çözülmesi gereken bir sorun
değildir. Her gün olabildiğince akıllıca, olabildiğince bütün ve olabildiğince
duyarlılıkla yaşanması gereken bir şeydir hayat. Katlanmamız gereken bir
şeydir. Onun çözümü yoktur.”
2018 yılına girerken şu meşhur hataya
düştüm. Yeni yılda yeni kararlar aldım! Üşenmedim madde madde yazdım. Yaklaşık
bir ay, sabah kahvaltıdan sonra akşam yatmadan önce bir doz okudum. Yazdığım listeyi çantamda
taşıdım (başıma bir şey gelse, çantamı açıp
okuyacaklar endişesiyle hemde!) Sonra hiç utanmadan bu “yüce” maddeleri
uygulamaya geçtim. Yarım yamalak zaferler aldım üstelik. Hafiften olsa dahi gocunmadım, kurallara uyacağım diye maymuna
döndüm affedersiniz.
Neyse, “uzatma sonuca gel” dediğinizi
duyar gibiyim.
Yılın ortasında kağıt, çantadan çıkıp
çekmeceye terfi etmişti. Okumak, uygulamak bir yana aklımdan çıkıp gitti
kendisi… Yılın sonuna doğru tesadüfen karşılaştık. Bir merak, açıp okumadım
bile!
Yılın son günü oldu, aklıma düştü
şerefsiz! Minik not: Yanlış anlamayın bu
kelimeyi seviyorum, küfür amaçlı yazmadım. İltifat amaçlı da yazmadım. Minik
not olduğu için, “şerefsiz” kelimesini gerçek anlamı dışında çok kullandığımı
anlatmaya başlamayacağım şimdi.
Her neyse, ne diyordum? Heh yılın son
günü.. Açtım, ilk maddeyi okudum. Size tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki 2018
yılı süresince bir gün dahi yapmadığım,
hissetmediğim o “şey” birinci sıradaydı.
O maddelerde yazılanlara isim
bulamıyorum. Değişim , dönüşüm , gelişim falan değil… İş listesi adeta ,
saçmalık!
Evet evet… Fazla aramaya lüzum
görmüyorum. Yazdıklarımın tanımı olsa
olsa “iş” olabilir. Hepsi süslenmiş, hazırlanmış. Sosyete dünyasındaki yardım amaçlı davetlerde yardım amacı dışında
her amacı olan insanlar gibi.. Bir dakika ya! Metafor bu yazının olayı değil.
Her neyse , kısacası yazdıklarımın hepsi birer saçmalıktı.
İkinci maddeye geçmeden, kağıdı yırttımJ
Şimdi tüm bu olaylardan çıkarttığım
dersleri maddeliyorum. Bu sefer madde işi bende. Bana güven sevgili okuyucu.
Karar almak değil dönüşmek.
Yeni kararlar, seçili günlerde,
oturduğun yerden değil içinde yaşadığın
şartların seni dönüştürdüğü insanla yürüyerek, o insanla konuşarak hatta
bazen yine o insanla kavga ederek alınır. Plan yapar gibi karar alınmaz. Yolda
olduğunu bilen için dönüşüm kaçınılmazdır.
Liste yapmak hiç çalışmadığın dersin sınavına
girerken hissettiğin boşluktur.
Yani illa metafor yapacağız arkadaş.
Ama liste yapmanın “çekiciliksizliğini” anlatmaya çalışmam lazımdı. Listeler kurumsal hayatta
işler, market alışverişleri için gereklidir, misafir geldiğinde pişireceğin
yemeklerin listesini yapmak hayat kurtarır. Lakin “ideal” insana ulaşmak için kendine
çıkartacağın o uzun liste seni bahsi geçen “ideal insandan” uzaklaştıracaktır.
Her sabah kalktığında “bugün bu şekilde davranmalıyım” , gün ortasında “listeye
uyum sağlamak için bu tepkiyi vermemeliyim” akşam olunca yatmadan “bugün
listeye sadık kalamadım” iç sesleri çalışmadığın sınavın gözetmenidir. Ve sen eninde sonunda
boş kağıt verirsin.
İdeal insan olmak mı, olduğun insanı
idealleştirmek mi?
İtiraf etmem gerekirse biraz havalı
başlıklar atmak istedim. Aslında olay gayet sıradan. Derdimiz başka bir insan
olmak olmamalı. Her kimsek O’nunla iyi
geçinmek asıl mesele. O’nu dövmemek elde var bir olan! O’nu eğitmek, tam kelime
anlamıyla! Ve O’nu “ideal” kılmak. Püf
noktalı not: Senin içine sinen olmak. Senin, başkalarının değil!
Karar yok, liste yok, ideal insan yok. İçine
sinen var!
Özetle, bir önceki yazıda bahsettiğim
yol bizi olması gerekene vardıracak diye inanıyorum. Bizzat kendi
deneyimlerimden söylemek isterim ki ne kadar uzun sürmüş olursa olsun yolda
olan için zafer kaçınılmazdır. Kontrolü
ele geçiren insan güçlüdür. Güç insana cesaret verir. Cesaretle dönüşürsün.
Dönüşen insanın gördükleri artık aynısı olmayacaktır.
Biraz karıştık değil mi? Peki tamam
sustum..
Benim için bile karışık. Çok yeni. Ama
toparlayabilirim. Sadece biraz zaman istiyorum sevgili okuyucu, hepsini izah
edeceğim.
Bu yazıya başlarken kafamda çok farklı
bir konu vardı. Düşük cümle, anlatmak istediğime aykırılık, hafiften uzayan
konular, bağlantısızlık, hatta sıkıcılık… Hepsi olabilir. İdare ediver. Bak çok
uzun yoldan geliyorum, idare ediver…
Yolda olan için asıl olana ulaşmamak
kaçınılmazdır sevgili okuyucu.
O yüzden bu yazıyı yazar yazmaz
kontrol etmeksizin yayınlayacağım. Ve sen de payına düşeni alacaksın.
Çünkü hayat çözülmesi gereken bir
sorun değildir. Tıpkı okudukların gibi.
Bu anlamda 2019 yılını, “Duyguları abartmama ve meseleleri uzatmama yılı” ilan ettim.
“Bu yazıdan bu sona nasıl ulaştın?” diye
soranlara mesajım, Bir sonraki yazıda bana unutturma da mutluluk denilen şeyden
dem vuralım.
Seviyorum kafaları karıştırmayı be..
Sevgiyle kal…
Teşekkür ederim.
Gözde