24 Kasım 2019 Pazar

Değişmek aynı kalarak farklı tepkiler vermektir.

“Değişmek, aynı kalarak farklı tepkiler vermektir.”

Bu sözü herhangi bir yerden alıntılamadım  malum, yazılarıma başlarken  yaparım bazen. Bu sefer kendi özlü cümlem ile giriş yapmak istedim. Yeni keşfetmiş ,  adeta yürümeye konuşmaya başlayan bebekler gibiyim. Sürekli bir mırıltı ve emeklerken doğrulup bir duvara toslayıncaya kadar adım atabilme hali benimki!
Artık  duvara toslamayalım diyorum canım okuyucu ne diyorsun , o yolları geçtik sanki. Suçu sürekli kendinde bulup hayata küsmek ve böylelikle hiç bir aksiyon almamak gişe yapmaz artık. Biraz sevmeye yeltensen  acımaya başlarsın haline , bu sefer  de sorumluluk almazsın..
Yok yok bitti o devirler!
Çok uzun zamandır sabreden kaslarımı geliştirdiğimden durup beklemek, beklerken izlemeyi ve gördüklerimi çok başka okumayı öğrendim. Gönül isterdi ki bu öğretiyi  geçmişe bir yolculukla taçlandırayım ve fakat asla o kadar zamanım(ız) yok!
Fazla ünlem içerdiğine bakma, ünlem işaretleri cümlelerimin çoğul olmasından. Çoğul cümle de edebiyatımıza kazandırdığım bir güzellik olarak burada dursun:)!
Bende olan yine bende kalsın. Ben bendekiyle farklı olabilirim. 

Asla olamayacağı  birine dönüşmeye çalışmayı insanın kendisine  “zorbalığı” olarak görüyorum. 

“Yine zor olanı seçmişsin, hem aynı kalacaksın hem de hareketlerine bir çeki düzen vereceksin” diye düşündün mü? 
Ya da bir iki yüzlülük sezdin mi söylediklerimde?
İçinde volkanlar patlarlen etrafa gülücükler saçmak, bir şeyi çok merak ederken hiç ilgilenmiyormuş gibi davranmak ya da (en şahanesi)  incinmişken incinmemiş görünmek... 
Tuhaf geldi mi?
Başlarda bana hepsi geldi. İki yüzlü ve tuhaf:) Ama baktım ben bunu yaparken bir şekilde alışkanlık edinmişim. Artık samimiyetle gülerek karşılıyorum, her merakımı dillendirmiyorum ve incinmiyorum.
Tamam tamam incinmeme kısmı yeni, o kadar da değil canım sen de ! Örnek de mi vermeyelim o da olacak inşallah:)
Anlatabildim mi? 
Anlamayanlar mesaj atsın tartışalım ne olur... Ya da örnekleri çoğaltalım... bekliyorum... 
Sadece şunu sorun kendinize , siz kendinizden aslında sizinle hiç ilgisi olmayan bir insan yaratabilir misiniz?
Yoksa bu halinizle törpülenmek erdemli değil mi?
Hem kendinsin, hem kendine hakimsin hem de kendinden razısın...
Bu yol’a baş koymamak elde mi?
Haydi hep beraber ve çok şükür ederek...

Not: kendimizde olanı dizginlerken kendimizde olabilecekleri asla halı altına atmıyorum yanlış anlaşılmasın.
Tam tersine bir çok güzel huyun sonradan edinilebileceğini düşünüyorum.
Örneğin iyimserlik.
Örneğin sabır.

Kitap önerisi: Okuduğum bir kitapta merhamet duygusunun da geliştirilebileceği yazıyordu. O kısım ağır...
Henüz bu aşamaya gelemedim sayın okuyucu bu noktada ünlem işareti konudan muaf:)
Bahsettiğim kitap Kemal Sayar Hocanın “Merhamet” isimli , fikrimce ahlak aşısı niteliğinde kitabıdır.

“Sen ol ki, incinmemeyi başar. Sen ol ki, inciten senin yüzünde yeni bir hayatı okusun. İnciten ne yaptığını bilmiyor  ama , bak sen biliyorsun.”

Bence muhteşem... 


Ve son olarak,

Her şey ve herkes olması gerektiği yerdedir. Şimdi değilse bile ilerde muhakkak. Kimse dünya üzerinde kibire kapılmasın...

“Ben haklı çıktım”
“Ben biliyordum!...”

Tüm incinenlere selam ile, 

Gözde