3 Ocak 2020 Cuma

Arayan bulamaz ama bulanlar hep arayanlardır.


Senden esirgeneni sen bir başkasına verebiliyor musun?
Yaralarını, başkalarının yaralarına “yar” olmaya çalışarak , iyileştirmektir bu aslında.
Sen verdim sanırsın, almışsın oysa.

Oysa mesele, her defasında aynı olana , farklı davranabilmekte.


Size iyi gelen insanları  dinleyin. Bazen zor bile gelse sözleri,  bal gibi alırsınız kendinize. Bu tavrı, size ağır gelen insanların sözleri karşısında da sergileyebilirseniz, işte o zaman beklenmedik ile tanışmanız , bu yeni duruma kucak açmanız kaçınılmaz olacaktır.

Aslında mesele, her defasında yeniden başlayabilmek.

Peki bunların her biri ayrı mesai kabul, hatta karmaşası da var.
Şimdi toparlarsam eğer;

…Mahrum kaldığını vermek
…Kendi yaranmışcasına sarmak
…Hep aynıya, sende aynıyken hatta , farklı davranabilmek
…Gönüllü olmadığınıza attığımız adım
…Ve yeninden yeniden başlamak

Nasıl oldu?
Yazarken bile gülümsetir, ah bir yapabilsek.
Azar azar, zorlamadan…

Evet, üç nokta bu sefer başta.
Çünkü öncesi var bu işi. Öncen var. Ve eğer başarabilirsek, nokta koyarız sonlarına. Hayatımıza mühürleriz belki bu halleri…

Belki de mesele, varmak değil yol’ da olmaktır.


Ve yol,


Ne zaman bir mesele dönse kafamda , onunla ilgili izlere şahit olurum okuduklarımda, izlediklerimde ya da gördüklerimde.
Şöyle diyordu vesile;

“Yolun sonunda vardığım yerde, yolda bulduklarımın bana verdiği mutluluğu görmedim...”

Ne muazzam bir anlatım.

Hayatının amacına takılmış, sadece sonuca meyilli tüm hallerin ötesinde bir yer ... 
Sürekli,
bir yolda olma hissi…
Üç noktası sonunda, sonsuza dek sürsün inşallah.


Ünlem işareti yoruldu.

Sevgiler,



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder