Senden
esirgeneni sen bir başkasına verebiliyor musun?
Yaralarını, başkalarının
yaralarına “yar” olmaya çalışarak , iyileştirmektir bu aslında.
Sen verdim
sanırsın, almışsın oysa.
Oysa
mesele, her defasında aynı olana , farklı davranabilmekte.
Size iyi
gelen insanları dinleyin. Bazen zor bile
gelse sözleri, bal gibi alırsınız kendinize. Bu tavrı, size ağır gelen insanların
sözleri karşısında da sergileyebilirseniz, işte o zaman beklenmedik ile
tanışmanız , bu yeni duruma kucak açmanız kaçınılmaz olacaktır.
Aslında
mesele, her defasında yeniden başlayabilmek.
Peki bunların her biri ayrı mesai
kabul, hatta karmaşası da var.
Şimdi
toparlarsam eğer;
…Mahrum kaldığını vermek
…Kendi yaranmışcasına sarmak
…Hep aynıya, sende aynıyken
hatta , farklı davranabilmek
…Gönüllü olmadığınıza attığımız
adım
…Ve yeninden yeniden başlamak
Nasıl oldu?
Yazarken
bile gülümsetir, ah bir yapabilsek.
Azar azar,
zorlamadan…
Evet, üç
nokta bu sefer başta.
Çünkü
öncesi var bu işi. Öncen var. Ve eğer başarabilirsek, nokta koyarız sonlarına.
Hayatımıza mühürleriz belki bu halleri…
Belki de
mesele, varmak değil yol’ da olmaktır.
Ve yol,
Ne zaman bir mesele dönse
kafamda , onunla
ilgili izlere şahit olurum okuduklarımda, izlediklerimde ya da gördüklerimde.
Şöyle diyordu vesile;
“Yolun
sonunda vardığım yerde, yolda bulduklarımın bana verdiği mutluluğu görmedim...”
Ne muazzam bir anlatım.
Hayatının amacına takılmış, sadece
sonuca meyilli tüm hallerin ötesinde bir yer ...
Sürekli,
bir yolda
olma hissi…
Üç noktası
sonunda, sonsuza dek sürsün inşallah.
Ünlem işareti yoruldu.
Sevgiler,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder