Bu aralar bir moda var. Fotoğraf
çektirmek için poz veren zafer işaretini çakıyor.
Benim bildiğim kanının son damlasına
kadar savaşır haklı zaferini alırsın. Artık işaret mi yaparsın yapmana gerek kalmadan
tokat gibi cevabını vermiş mi olursun orası senin sorunundur.
Örnek vermem gerekirse (ki gerekir
bloğun şanındandır) spor salonuna giren
ya da eline alyansı geçiren çakıyor zaferin işaretini!
Yahu zafer spor yapmakla kazanılsaydı
tüm fitness hocaları Osmanlı Padişahlar’ından çıkardı.
Ya da evlenmekle zafer elde etmiş
sayılsaydık , nikah memuru bizi karı-koca yerine Zeyna-Herkül ilan ederdi.
Bu örnekler işin esprisi konunun
bahanesi takdir edersiniz ki.
Benim için asıl soru şu: Mücadelesini
vermediğin savaşın zaferi olur mu?
Siz neyin zaferini aldınız pardon?
Ne için gözyaşı döktünüz? Nasıl bir
bedel ödediniz ya da ne kaybettiniz?
Ne kadar sabrettiniz? Nelere
katlandınız?
Kaç gün yemek yemediniz mesela kaç gece uykusuz kaldınız? Bunlar zordur diyelim, peki kaç defa alıp başınızı gittiniz?
Kaç kişiyi gömdünüz henüz
yaşıyorlarken?
Siz kaç kişiyi kaybettiniz?
Hadi şu an işler yolunda…
Peki
bir düşünün bu işler neden bu
kadar yolunda?
Bu kadar hızlı. Hiç bekletmeden.
Hak mı ettiniz?
Bir düşünün.
Hızlı gelen şeyler aynı
hızla gider. Sen gelmek için iliklerine kadar mücadele etmeni gerektirenlerden
haber ver.
Benim bildiğim tek
zafer henüz hak etmediğimdir.
Mücadelesini vermediğiniz şeyin
zaferi olur mu?
Siz neyin zaferini aldınız pardon?
Not:
Valla çok yazasım var. Öyle böyle
değil başka türlü yazasım var.
Ama çok pis yazasım var.
Çok söylenecek var.
Her şeyin zamanı var.
Hiç acelem yok. Acele etmenin
getirdiği sonuçları biliriz. Hiç acelem yok.
Vazgeçmedim ya ben.
Gerisi sizin “hayali” zaferleriniz.
Yazımı zevkle okuyan, şu an Gözde yine
yazmış yazacağını diyerek gülümseyen tüm
güzel insanlara sevgilerimle,
Bir gün bir zafer işareti çakalım ama
bize yakışır. Mümkünse spor ya da nikah salonunda olmasın ;)
Gözde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder