Bugünü öğleden sonra ve
öğleden önce diye ikiye ayırmam gerekiyor sanırım. Öğlen, yemeği bu hayatta en sevdiğim
insanlardan biriyle yedim. Çok uzun
zaman önce çoluk çocuğa karıştığı için sık görüşemiyoruz. Bugün bir saatliğine zaman geçirdik.
Hatırımı sorup cevabımı
vermeden cevabı alan tek insandır herhalde kendisi. Lisede moralim bozukken sınıfının kapısına
dayanırdım. İçeri girmezdim, göz göze gelirdik. O dışarı çıkardı, hiç
konuşmadan okulu turlardık. Bizim okulu
bilen bilir öyle tur atmak 10 dakikalık teneffüse sığmaz, hızlı yürümek gerekir.
Biz hızlı yürürdük… Hızlı konuşur… Hızlı düşünür… Hızla kızar… Aynı hızla sakinleşirdik…
O yıllar, çikolatasını
yalnız yediğini hiç görmedim,
benden daha çok sevdiği
birine şahit olmadım…
Öğleden sonra daha dinç
hissettim kendimi. Daha moralli.
İnsana insan lazım
derler ya.
Yanlış.
İnsana kendi gibi insan
lazım. Az olsun , isterse tek olsun ama yaşantınız, ahlak değerleriniz, sevginiz, saygınız ve en önemlisi geçmişiniz
denk olsun.
Sevgiler denk değildir
elbet, benzer olsun.
Bugün baktım da… Dünyanın en kötü insanı olsam bile benimle
görüşür dedim. Eleştirir, yüzüme söyler ama yine de dostum kalır. Biz aynıyız.
İnsana insan lazım
derler ya.
Yalan.
İnsana aynası lazım.
Not:
Bu yazı dünyanın en
güzel annelerinden biri olan Göknur’a yazıldı.
Her şeyin dışında
olup içeride kalabilen tek insana.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder