3 Haziran 2014 Salı

Güzel bir öğlen, seni seven biri.


Bugünü öğleden sonra ve öğleden önce diye ikiye ayırmam gerekiyor sanırım.  Öğlen, yemeği bu hayatta en sevdiğim insanlardan biriyle yedim.  Çok uzun zaman önce çoluk çocuğa karıştığı için sık görüşemiyoruz.  Bugün bir saatliğine zaman geçirdik.

Hatırımı sorup cevabımı vermeden cevabı alan tek insandır herhalde kendisi.  Lisede moralim bozukken sınıfının kapısına dayanırdım. İçeri girmezdim, göz göze gelirdik. O dışarı çıkardı, hiç konuşmadan okulu turlardık.  Bizim okulu bilen bilir öyle tur atmak 10 dakikalık teneffüse sığmaz, hızlı yürümek  gerekir.  Biz hızlı yürürdük… Hızlı konuşur… Hızlı düşünür… Hızla kızar…  Aynı hızla sakinleşirdik…

O yıllar, çikolatasını yalnız yediğini hiç görmedim,

benden daha çok sevdiği birine  şahit olmadım…

 

Öğleden sonra daha dinç hissettim kendimi. Daha moralli.

İnsana insan lazım derler ya.

Yanlış.

İnsana kendi gibi insan lazım. Az olsun , isterse tek olsun ama yaşantınız, ahlak değerleriniz,  sevginiz, saygınız ve en önemlisi geçmişiniz denk olsun.

Sevgiler denk değildir elbet,  benzer olsun.

Bugün baktım da…  Dünyanın en kötü insanı olsam bile benimle görüşür dedim. Eleştirir, yüzüme söyler ama yine de dostum kalır. Biz aynıyız.

İnsana insan lazım derler ya.

Yalan.

İnsana aynası lazım.

 





Not:

Bu yazı dünyanın en güzel annelerinden biri olan Göknur’a yazıldı.

Her şeyin dışında olup  içeride kalabilen tek insana.

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder