4 Eylül 2019 Çarşamba

Cebimdeki Yabancı (Yalancı) ... bu bir film eleştirisi değildir.


Sevdiğin insan tarafından sevilmemek tanıdık hikayedir. 
Asıl yıkım sevildiğini zannettiğin yerde artık (ya da başından beri) sevilmediğini anlamaktır. 
İşte bu yüzden bazı insanlar “karşılıksız sevgiye” yatkındır. İkinci seçenek kalplerine çok daha ağır gelecektir. Bilirler.
Aldatılmaya hazır değildirler. Hoş kim aldatılmaya hazır olur? Aslında hiç sevilmediğine şahitlik etmek ister?
Evet,  aldatmada kesinlikle sevgisizlik hakimiyet kurmuştur. 
Ve asıl yıkım sevdiğin insan tarafından aldatılmaktır.
“Gözde, doğruyu söyle. Bak bari bunu söyle .. Yoksa aldatıldın mıııı??”
dediğinizi okur gibiyim. 
Şu, “yazdıklarından yazanı ameliyat etme” eylemi iliklerinize işlemiş bir kere ah sevgili okuyucu. Ben hemen suları serpiyorum o halde.!!
Şöyle ki, kardeşiniz bir film izledi. Bir Türk filmi. İsmi “Cebimdeki Yabancı” ...
Vizyona girdiğinde gitmek istemiştim, olmadı (şaşırmadık) ...
Her neyse. Bir Ferzan Özpetek yapımı, Serra Yılmaz yönetmen. Oyuncular şahane. İzleyen bilir. 
Filmi anlatmak ya da eleştiri yapmak niyetinde değilim zira Ömür Gödük ( soy adını yanlış yazdığıma eminim ama idare ediver) o işi hepimiz adına yapıyor. Üstelik avm’de dolaşan şortlu gençler gözüme batmıyorken ben haddimi bilirim arkadaş! Sadece film beni üzdü. Sonra düşündürdü. Ve bu yazıyı yazmama sebep oldu.
Filmde herkes birbirini aldatıyor!
Herkes birbirine yalan söylüyor!
Karısına, kocasına, arkadaşına...
Ve herkes bu yalanlara maruz kaldığından habersiz, başka yalanların mimarı olmaktan utanmadan hayatına devam ediyor.
Yahu cidden herkes böyle mi?
Hepimiz birbirimize yalan mı söylüyoruz?
Gerçekten bittik mi biz ? Bu sanal hayatların birer oyuncusu, telefonlarımızın esiri, tüm gerçek duyguların katili miyiz?
Filmi anlatmak ya da eleştiri yapmak niyetinde değilim zira çok zarif görselleri olan  bir filmdi. Kaldı ki haddime değil.
Söylemek istediğim, aslında hissettiğim şu ki içinde bulunduğumuz zaman en kötü olanı ve daha da kötü olanlarına şahit olacağız. Böyle giderse..
Üzüldüm.
Sanki az üzülürmüşüm gibi...
Elli  yıl önce doğmak isteyenler burada mı?
Her yer kirli geliyor şimdilerde…
En beteri de bu sahnede benim de rolüm var.
“Gözde, doğruyu söyle..Bak bari bunu söyle... Yoksa aldattın mıı??”
Allah senin tependen bakmasın e mi? 
Yine de seviliyorsun tatlı okuyucum. 


Sevdiğin  tarafından sevilmemek tanıdık hikayedir. 
Asıl yıkım sevildiğini zannettiğin yerde bir izinin olmadığını fark etmektir.
İşte bu yüzden bazı insanlar “kabuğuna çekilmeye” yatkındır.


Her neyse, siz kötülüğe yalana dolana bakın ama görmeyin  olur  mu?
Ben de film deyip geçeyim.
Tamam anlaştık:)


Sevmenin ve sevilmenin  ne anlama geldiğini bilmeden buralardan gitmemeniz dileğiyle.

Kalbinizdeki size döndürülecektir ,illa ki ve her daim ...


Sevgiler...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder