10 Şubat 2014 Pazartesi

Sevgi beyindir... Al buradan yak!


Sevgi tüm duyguların beynidir. Çünkü hepsinin gidişatı O’na bağlıdır.

Ne bir adım atarız O’nun nabzına şerbet vermeyen  ne de kararlarımızı ondan bağımsız alabiliriz. Benim kadar gerçekçi olmasın bir insan, yine de O’na danışmadan edemez.

Haberi olmasa da danıştığından…

Tabii insan insan der dururum da bu insan diye genellediklerim kalp, vicdan sahibi olanlar.  Aslında yazılarımın başına değil de bloğumun tam ortasına yazmalıyım bunu:

“Kalbi olmayan, merhametsiz tipler  girmesin, hadi girdi okumasın. Hadi okudu anlamaya çalışmasın. Çünkü O’nlara hitap etmiyorum.”

Her neyse yine yeniden bir eksen kaymasının eşiğinden dönerek konuma gelmek isterim.

Çok uç bir örnek vereyim mi? Ben, hal tavırlarından gıcık kaptığım market elemanları var diye yolumun üstündeki markete bile girmem.  O yolun uzayacağını bilsem de sempatik kasiyerlerin olduğu ve sorularıma cevap aldığım reyon elemanlarına sahip markete girerim. 

Bizim evin oradaki iki marketten bahsediyorum sadece, düşünün…!  Ne kadar ufak, ayrıntı, belki saçma. Bunun bir de hayatıma yansımalarına bakalım…

En son örneği vereyim mi? Yaklaşık bir ay önce yeni işime başladım. 1 aya yakın işe alma sürecim sürdü! Artık sonlara yaklaşıyorum, sıra direktörle tanışmaya geldi. Girdim toplantı odasına, arkamdan direktör hanım geldi ki kendisi bu güne kadar gördüğüm en tatlı insanlardan. Tanıştık işte O anlattı, ben anlattım… Sonra artık konu nasıl beni öyle bir cümle kuracak hale getirdiyse aynen şunu dedim…

“Belki bu söylediğim  çok amatörce ve benim için olumsuz izlenim olacak ama ben sevmediğim insanla iş için telefonda bile konuşmak istemem hatta bir yolunu bulurum ve konuşmam!”

Heh… Geç kaldın Gözde… İyi halt yedin ne güzel sana şimdi Oscar verirler hatta üstüne Nobel’i de alırsın sen bravo. Diğer dünyada da bu dürüstlüğünden dolayı hurma bahçesi aldın mı tamamdır. Bu işi alsan ne olacak!

Kızım bi sus… Bi tut şu çeneni, oyna biraz! Profesyonel hayat de, iyi bilirim de, aman efendim önce saygı de … Sen iş görüşmesinde neden “sevgi” sözcüğünü kullanıyorsun?

O gün eve dönerken yol boyunca düşündüm. Olumsuz düşündüm.

Olumlu oldu!

Yani tabii ki bu cümleyi kurduğum için değil. Sadece bu sevgi denilen illetin hayatım üzerindeki etkisinden bahsediyorum. Sevmek derken büyük kalp bağlılıkları değil ama ben haz etmediğim insanla selamlaşmak bile istemiyorum üzgünüm. Hele saygı falan hiç duyamıyorum yani çok pardon. Artı gayet de belli ediyorum valla kimse kusura bakmasın.

Saygı sevgiden önemliymiş…

Geç bunları…

Sevgi tüm duygulardan üstündür. Dozu önemli değil. Saygı dediğin ortaktır elbet ama hissenin büyüğü sevgidedir.

 

Aydınlatıcı Not

Her ne kadar gerçekçiyim desem de sevginin gerçekçilikle zıt olduğunu düşünmüyorum. Bence sevgiyle ilgili bu tespitim gerçeğin ta kendisi! Fakat burada tekrardan altını çizmek isterim ki bu yazıdaki sevgiden kastım derin bağlılık değil. Sadece bir insana ısınmadıysan o insanla bir şey yapamazsın. Yoksa birini sevmek dünyanın en zor işidir, ben “seni seviyorum” cümlesini sık kullananlardan nefret ederim. Annem dışında da sürekli söylediğim biri olmamıştır.

Çünkü sevmek zor iştir.

 

Sevdiğiniz insanlar az ama öz olsun ve hep hayatınızda kalsın inşallah… Onun dışında bu yazımda bahsettiğim türden sevgi bağını esnafınızdan tutun çalışma ortamınıza kadar herkeste hissedin umarım çünkü öbür türlü ya yalnızlıktan çıldırır insan ya da rol yapmaktan…

 

SEVGİ ile kalın,

 

Gözde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder