25 Ocak 2014 Cumartesi

Annem efsanedir. Bilen bilir.


Benim hayatım 29 Ocak 2004 öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılır… Bir gün öncesine kadar küçük bir kız çocuğu olan bendenizin, o günden sonra,  hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmadı.   11 saat boyunca annesinin ameliyattan çıkmasını bekleyen o küçük kızı üç haftanın sonunda o hastanenin koridorlarında bıraktım…

Duygu sömürüsünden oldum olası nefret etmişimdir. Ama hayatımın bu bölümüne bir isim vermem gerekirse sanırım tam anlamıyla “trajedi” kelimesini  seçerdim. Benim  kişisel trajedim…! 

O güne kadar ne bir sorumluluk aldığımı hatırlarım ne de annemin yemek yapmadığı bir akşam sofrasını…  Katıla katıla ağlamanın nasıl bir şey  olduğunu o hastanenin yoğun bakım servisinde öğrendim. Çaresizlikle,  annemi ameliyattan çıktıktan sonra gördüğüm ilk anda tanıştım. Birine minnet borcu duyduğumu hiç hatırlamam… Annemin hayatını kurtaran doktoru  ameliyatın nasıl geçtiğini anlatırken dinlediğimde hissettiğim tam da buydu! Minnet! Çünkü o an çok inanmıştım annemin iyileşeceğine… Annemin bir daha eskisi gibi olamayacağını düşünen “tanıdıklarımız” a rağmen çok inanmıştım ve o doktor ( ki kendisi tıp literatürüne geçmiş Prof. Dr. Azmi Hamzaoğlu’dur) ,benim için,minnet duygusu denilen makamın en üst seviyesindeydi artık.

 

Artık küçük bir kız çocuğu değildim ve “hayatın gerçeği” denilen o karın ağrısı gelip beni de bulmuştu.

Artık küçük bir kız çocuğu değildim ve  annem sadece yatıyordu.

 

Altı ay boyunca yattı. Bir gün bile şikayet etmedi. Çünkü annem şikayet etmeyi bilmezdi. Doğarken nasıl kodlandıysa artık şikayet mekanizması çalışmıyordu. Hiç isyan etmedi ,her zaman iyi düşündü ve iyi olacağım dedi. Ve iyi oldu… Hem de bir daha eskisi gibi olamayacağını düşünen “tanıdıklarımız” a rağmen!

Üç hafta boyunca o hastaneden çıkmadım. Birkaç kere eve gitmek zorunda kalmışlığım dışında annemin başında bir asker gibi durdum.

Üç hafta sonra taburcu olduk. Ve ben şükretmeye tam olarak o  gün başladım.

Çünkü annem artık evimizdeydi.

Daha önce toz bezini elime bile almışlığım yoktu. Altı ay annemle kader arkadaşı olduk ve ben artık o altı ayın sonunda daha da büyümüştüm.

Herkesin annesi özeldir, melektir ve en sevilendir. Benim için de geçerli bunlar. Ama bende öyle bir anne var ki isminin geçtiği ortamda bir şey olur.  Anlatılmaz… Bilen bilir.

 Pazarcısını değiştirmez, kasabını asla bırakmaz, kuaförüne sadıktır, ona bir şekilde hizmet eden insanların anacığıdır… Boyacısından tutun su tesisatçısına haftada bir gelen Sunay Abladan tutun Apartmanın ve semtimizin muhtarı Satılmış abiye kadar herkesin… “Helal et abla” hepsinin son sözü olur… Yolda gördüğüne selam verir.  Teknoloji  ile arası iyidir, koyu bir Atatürkçü sıkı bir okur yazardır.  Ben şahsen, bilmediği bir konuya, söyleyip de yapamadığı bir işe, uyarıp da haklı çıkmadığı bir meseleye  ve içine doğup da yanıldığı bir olaya şahit olmadım. İyimserliğin kitabını yazabilir, çok güzel motive eder ve hep güzel olan her şeyi dillendirir. Çünkü içinde kıskançlık, kompleks ve içten pazarlık gibi kokuşmuş insani zaafları barındırmaz. Yalanı sevmez yalancıyı hiç sevmez. Çocukla çocuk adamla adam insanla insandır fakat…! Eğer ciddi anlamda kaşınıyorsanız hiç tavsiye etmem çok pis rencide eder, tersi pistir!  

Annem efsanedir! Bilen bilir.

 

Allah’ıma çok şükür bugün annem her işimize koşar, arabasını kullanır, yüzer, pazarına gider, misafirini aslanlar gibi ağırlar, alışverişini yapar, evimizi mis, üstümüzü başımızı tertemiz eder. Karnımızı doyurur Üstüne yemek yapan varsa gelsin buyursun.

 Annemin yemekleri efsanedir. Bilen bilir.

 

Allah başımızdan eksik etmesin. Annemin olmadığı bir ev benim için sadece oteldir. Yıllardır tek anlamadığım böyle bir kadından benim gibi bir manyak nasıl oldu.

 

Annemle benim aramdaki ilişki efsanedir! Bilen bilir.

 

Biraz eski Gözde tarzı not:

 

O kötü günlerde  ablam ve ben anneme yettik. Ablam dışta ben içte birer asker gibi savaştık.

Ablamla benim ortaklığım efsanedir!  Bilen bilir.

 

Eğitici Not:

Her 29 Ocak annemin ikinci doğum günü olarak ,bendenizin önderliğinde, kutlanır. Bu sene on yaşındayız!

29 Ocaklar bizim evde efsanedir! Bilen bilir.

 

Biliyorum bunu okuyan bir çok kişi duygulanacak ama ben hayatımın tümünü bu duygularla geçirdim ve son on yıldır her gün daha da büyüdüm. Bu yazı tanıdığım tüm güzel annelere gitsin. Haklarınız helal edin efendim.

Tavşanım sen helal et etmesine de ben senin hakkını iki dünyada da ödeyemem.

Bilen bilir.

 

Sevgiler,

 

Gözde

2 yorum:

  1. Sizler harikasınız asiye ablamı ve sizleri seviyorum Allah ayırmasın

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederiz İsmail abi... Sevgiler...

    YanıtlaSil