19 Ocak 2014 Pazar

Delirmek Bir Lükstür.


İnsanlar deliliklerini güçlerinden, güçlerini haklılıklarından alır. 

Doğuştan değil de sonradan delirenlere bir bakın. Hepsinin hayatla bir derdi olmuştur. Bu kadar çirkinliği kaldıramamışlardır. Hassas insanlar delirir, manda gibi geniş yüreği olan adamın umuru olmaz bu dünyanın düzeni (bu manda yürek kalıbı var mı bilemedim şimdi uydurdum).

Her neyse konumuza dönmek gerekirse efendim delilik bir sanat delirme sınırında gelip giden kişi ise bir sanatçıdır.

Çok mu anlam yükledim?  O zaman izleyelim…

 

 Çok önemli bir toplantıdasınız. Acayip bunaldınız. Ama öyle böyle değil. Konuşulanları teknik olarak duyuyorsunuz ama kesinlikle konuyla alakanız yok. Ağzınızdan birkaç yıkık dökük kelime çıkıyor ama siz de ne anlama geldiklerini bilmiyorsunuz…! Hele insanlara bakışınız onlarda gördükleriniz… Hepsi kelli felli beyler  şık bayanlar evet ama ah o kafatasının içindeki beyniniz… Hepsini size ucube canavar karışımı fantastik bir kahraman olarak göstermez mi? Terliyorsunuz, bağırmak istiyorsunuz, hatta her an küfredip olay yerini terk edebilirsiniz. Ama yok zaman yavaş yavaş ilerliyor ve siz hala o lanet odadasınız!

Berbat di mi? Ama daha bitmedi.

Yemek arası… Yarım saat mola! Şimdi önünüzde iki yol var… Ya o yarım saati kafanızı toplamak için son derece verimli geçireceksiniz ya da tüm kalbinizle delirip olay yerini terk edeceksiniz. (Bu arada kalbinizle  delirmek nasıl olur tam bilemedim ama az önce beyniniz toplantı odasında yapacağını yaptı bırakın da delirme işlemini zavallı hassas kalp yapsın diye düşündüm sanırım)

Delirme sınırı!

Hemen dışarı çıkıyorsunuz ve gördüğünüz ilk taksiye binip ışık hızıyla o cehennemden  uzaklaşıyorsunuz. Taksi şoförü bir şeyler diyor ama beyin mola verdi duymak imkansız!  Halbuki hassas insansın kalp kulağı da yeter adamı duymaya ama kalp meşgul. Delirmekle meşgul. E biz bu adam bize ne diyor nasıl duyacağız?  Neyse efendim o sırada altıncı his sen gir devreye. Adamı duy… Meğersem nereye gideceğini soruyormuş zavallım. Tecrübesi de yok ki hayatında ilk defa sanatçı görüyor garibim. Her neyse bu hikayede üzülmemiz gereken kişi şoför değil.

“Siz dümdüz ilerleyin ben size söyleyeceğim”

Sonunda iki çift laf çıktı ağzınızdan buna da şükür. Araba ilerliyor ilerlemesine ama o tekerler her döndüğünde algılar biraz daha iyileşiyor.

Delirme sınırının “delirmemen gerek uyarısı!”

Yahu sorumluluklarınız var… Size güvenen insanlar sizi düşünen insanlar… Çektiniz gittiniz iyi de bu hayatı tek mi yaşıyorsunuz? Kime ne açıklama yapacaksınız? Kafayı toplamaya şimdiden başladınız ,bir saate o algılar tümüyle açıldığında kime neyi anlatacaksınız? Vicdan yahu merhamet rica ederim sen delireceksin diye bir sürü insan zor durumda mı kalır???

“Şoför Bey beni aldığınız yere geri dönelim lütfen” meali “şu an delirmek için uygun bir zaman değil”

Ah o vicdan! Yine mi sen… Yahu artık deliriyorum konunun senle ne alakası var. Hele o sorumluluk sen nerden çıktın. Allah aşkına deli gömleği giymiş sorumluluk mu olur?

Yok yok delilik bir sanat…. AMA DELİRMEK BİR LÜKS!

 

Yukarıda da izlediğiniz gibi sanatçımız delirmemeyi uygun görmüştür. Bu sanatı icra eden herkes genelde sınırın“delirmeme” yakasında yaşar. Çünkü aslında olay delilikte değil haklılıkta, canı yanmışlıkta, adalet duygusunda ve vicdandadır. Fazla sevgidir olay ve oldukça duyarlılıktır.

 

Sınırı aşıp artık geri dönülmeyecek noktalara gelenler için üzgünüm. Bu hayatın onları bu kadar yorabilmiş olmaları korkunç…

Sanatçılara gelince… Maalesef bu devran böyle gider. Döner mi orasını altıncı his bile bilemez!

 

Allah hepimizin aklına mukayyet olsun güzel insanlar… Okuyan gözlerinize beğenen ruhunuza sağlık…

 

İyi ki varsınız…

 

Kamu Spotu Tadında Not

Siz siz olun bir deliden değil bir manda yürekten korkun…

 


Sevgiler,

 

 Gözde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder